Yaşlanmanın doğal bir sonucu olarak ortaya çıkan eklem kireçlenmesi rahatsızlığıyla ilgili uyaran Doç. Dr. Mehmet Nuri Erdem, “Kireçlenmede önemli olan doğru tedaviye ulaşma sürecidir. Hastaya uygun olmayan bir tedavi yapıldığında iyileşme elde edilemez” dedi.
Her ne kadar osteoartrit olarak isimlendirilmiş bir hastalık olsa da tıpkı cildin kırışması ya da saçların beyazlaması gibi eklemdeki değişikliklerin de yaşla beraber gelen doğal sürecin bir parçası olduğunu belirten Doç. Dr. Erdem, şunları söyledi:
“Günümüzde eklem kireçlenmesinin tedavisi konusunda pek çok yöntem uygulanmaktadır. Teknolojinin de yardımı sayesinde hem cerrahi hem de ameliyatsız tedavi yöntemlerinde yenilikçi yaklaşımlar ile hastaya özel tedavilerin uygulanabilmesi mümkündür. Unutulmaması gerekir ki, kireçlenmenin önündeki en önemli engel hareketli yaşamdır, yani egzersiz veya spordan uzak kalmamaktır. Bu noktada fizyoterapistler eşliğinde öğrenilecek egzersizlerin düzenli olarak yapılması pek çok hastada erken dönem kireçlenme bulgularının azalmasını sağlayabilmektedir.
TEDAVİDE DOĞRU YAKLAŞIMIN ÖNEMİ
Tedavinin belirlenmesindeki ana unsur hastaya özel planlanmasıdır. Her ne kadar eklem kireçlenmesi ortak bir takım bulgular ile ortaya çıksa da hastalığın düzeyi, ilerleme hızı, ortaya çıkan şikayet ve bulgular tamamen kişiye özeldir. Yani bir kişinin tedavisinde işe yarayan bir yöntem tüm hastalar için geçerlidir demek yanlış bir yaklaşımdır. Bu nedenle hastalığın tedavisindeki slogan yaklaşımlardan uzak durmak gerekir. Günümüzde özellikle internet ortamında ve sosyal medyada yaygınlaşan “Kireçlenmeye ameliyatsız çözüm, iğne tedavisi ile ağrılara son, kireçlenmenin tek tedavisi ameliyattır…” gibi söylemler hastaların yanlış yönlendirilmesine, gereksiz zaman ve para harcanmasına neden olabilmektedir.
Tedavinin mantığını anlayabilmek için hastalığın doğal seyrini bilmek gerekir. Eklem kireçlenmesi özellikle 40’lı yaşlardan itibaren başlayan, sinsi ilerleyen ve tedavi edilmezse ciddi sakatlıklara neden olan bir hastalıktır. Başlangıçta kıkırdak dokusunun küçük hasarları veya incelmesi ile ortaya çıkıp zaman içerisinde kıkırdak dokusunun tamamen kaybı ile sonuçlanmaktadır.
EN ÇOK DİZLERDE OLUYOR AMA
Eklem kireçlenmesi denilince akla gelen ilk bölge diz eklemleridir. Bunun nedeni vücudun ağrılığı altında en fazla kireçlenme eğilimi gösteren eklemin diz eklemi olmasıdır. Ancak kireçlenme aslında tüm vücut eklemlerinde, yani omurga, kalça, ayak bileği, el parmakları gibi tüm eklemlerde gelişmektedir. Tedavi seçenekleri de kireçlenmenin olduğu alana göre değişir.
Günümüzde eklem kireçlenmesi tedavisinde ilk basamak; ilaçlar ile ağrının kontrol edilmesi ve egzersizler ile eklem yapılarının güçlendirilmesini kapsamaktadır.
ERKEN DÖNEM TEDAVİ SEÇENEKLERİ
Daha ileri aşamalarda, yani kıkırdak dokunun artık azalmaya başladığı süreçte eklem içine yapılan enjeksiyonlar gündeme gelmektedir.
Burada iki çeşit enjeksiyondan söz etmek mümkündür: Birincisi ilaç sektörü tarafından üretilen hyaluronik asit içeren enjeksiyonlardır. Bunların pek çok firma tarafından üretilmiş çeşitli versiyonları mevcuttur. Son 10 yılda çok daha yaygın olarak gündeme gelen ikinci seçenek ise PRP ve kök hücre enjeksiyonlarıdır. Burada dışardan alınan bir ilaç yoktur, hastanın kendi kanı ilaç haline getirilmektedir. PRP (platellet rich plasma)de ana olarak trombositler, kök hücre enjeksiyonunda ise bulunduğu yere göre çeşitli hücrelere dönüşebilen kök hücreler tedavi edici faktör olarak kullanılmaktadır.
Burada basit bir mantıkla olayı anlamak mümkündür. Eklem içerisinde kan damarları bulunmadığı için vücudun iyileştirici hücreleri ve faktörleri sahaya ulaşamamaktadır. Her iki yöntemde de elde edilen iyileştirici hücre ve faktörler kandan ya da kemik iliğinden ayrıştırılarak doğrudan hasarlı alana verilmekte ve iyileşme süreci başlatılmaya çalışılmaktadır. Amaç mevcut hasarları iyileştirebilmek, en azından hastalığın ilerlemesini durdurabilmektir.
PRP’yi poliklinik ortamında damardan kan alarak hazırlamak mümkün iken, kök hücre enjeksiyonunu ameliyathane ortamında yağdan ya da kemikten alarak hazırlamak gerekmektedir.
KİREÇLENMEDE İLERLEYEN AŞAMALARDA TEDAVİ
Eğer kıkırdak dokusu tamamen kaybolmuş ise, yani kireçlenme hastalığının artık son evresine gelinmiş ise tedavi yöntemi artık cerrahidir. Çünkü eklem kıkırdağı kendini iyileştirebilme ya da yeniden oluşturma yeteneğine sahip değildir. Bu durumda hasarlanmış dokuların yerine onları taklit ederek eklemin yeniden doğru ve ağrısız şekilde çalıştırılmasını sağlayan protez ameliyatları gündeme gelmektedir. Bu ameliyatlar dünya üzerinde her yıl milyonlarca hastaya yapılmakta, ilerlemiş teknoloji sayesinde üretilen üst düzey implantlar hastaların yeniden sağlıklı ve hareketli bir yaşam sürmesini sağlamaktadır. Bu ameliyatların etkilenen ekleme göre(diz eklemi, kalça eklemi vb) pek çok tekniği ve buna uygun implantları bulunmaktadır. Yine bu noktada bile ameliyat kararı ve uygulanacak yöntem tamamen hasta özelinde değerlendirilmelidir. Kaynak: https://mehmetnurierdem.com/eklem-kireclenmesi-tek-cozum-ameliyat-mi/